Allah'ın sopası…

EROL POLAT

17-25 Aralık’tan çok önce…  Yani, yedi-sekiz yıl önce… Bunlar can ciğer kuzu sarması iken… Aynı zamanda  Amerikan vatandaşı da olan bizim Köşe yazarı Yüksel Altınok yazdı, ‘’ Fettullah Gülen ABD Casusudur, Türkiye için tehdittir’’ diye… Yüksel Altınok, yazısını gönderdikten hemen sonra da arayıp, gazete için sıkıntı olacak sa geri çekeceğini söylemişti…  Gazete, baskısı bitip, dağıtımı yapıldıktan hemen sonra, Emek Mahallesi’ndeki bir beyaz eşya mağazasının sahibi beni arayarak, ‘’ Fettullah Hoca efendimiz hakkında ipe sapa gelmeyecek yazı yazmışsınız. Bundan böyle şirketimizin gazetenizdeki reklamını kaldırın, ayrıca gazete mazete de göndermeyin’’ şeklinde telkinde bulunmuş ve eşini dostunu da arayarak tüm abonelikleri iptal ettireceği tehdidini savurmuştu…  Biz, o zamanlar bir çok aboneliğimizi kaybetmiştik, bir çok kişi bize sırtını çevirdiği için maddi ve manevi olarak kaybetmiştik ama hiçbir zaman, ‘’ Yazarımız Yüksel Altınok bizi kandırdı, bu nedenle hata  yaptık!..’’ demedik…  O sıralar, biz gazete aboneliği yapmakta zorlanırken Zaman Gazetesi Darıca’da bir işyerine bile beşer onar gazete satıyordu… O gazetenin Gebze  temsilcisi olan İltifat Necefli’de fırsatı paraya çevirerek Zaman Gazetesi’nin de adını kullanarak, içeriğinde ne olduğu bilinmeyen bol reklamlı dergi çıkararak şakır şakır para basıyordu…  Daha dün, bu mesleğe başlayan ve o yıllarda bizi gördüklerinde ayağa kalkarak ceketinin düğmelerini ilikleyen, giymeye ayakkabısı dahi olmayan bu tipteki adamlar sonraları bu yolla köşeyi dönerken, biz bir top kağıdı, bir paket kalıbı ve bir teneke mürekkebi nasıl alacağımızın hesaplarını yapıyorduk…  FETÖ’nün Darıca’daki eğitim kurumu olan Özel  Fatih Koleji’nde çocuklarını okutabilmek, o okulun havuzunda yüzebilmek için tüm veliler sıraya girip avuç avuç para dökerlerken, bazıları o örgütün buradaki temsilcileriyle yan yana gelebilmek için araya hatırı sayılır adamlar sokuluyor ve bu uğurda dünyanın paralarını veriyorlardı…  Gün oldu devran döndü…  Bu Vatan Haini için, o sıralar, ‘’Fettullah Gülen Hoca Efendi’’ şeklinde hitap ediliyordu…,  Sonrasında ‘’Fettullah Gülen’’,  sonrasında, ‘’ FETÖ’’, sonrasında ‘’ Paralelci’’, sonrasında da bizim yedi- sekiz sene önce ima ettiğimiz gibi ‘’Vatan Haini’’ olduğuna kanaat  getirdiler….  Yedi sekiz sene önce ‘’ABD Ajanı ‘’ dediğimiz için reklam ve aboneliklerimizi iptal ettiren o mobilyacı içeri alındı…Biz bin bir türlü zorluklarla gazete çıkarmaya çalışırken, ayda bir dergi yayınlayarak kısa sürede köşeyi dönen Zaman Gazetesi’nin Gebze Temsilcisi İltifat Necefli darbe teşebbüsüyle birlikte buhar olup uçtu.  Bir zamanlar Gebze’de günlük olarak yayınlanan bir gazetenin Genel Yayın Yönetmenliğini yaptığım sırada, yanımızda gariban bir stajyer olarak çalışan ve daha sonra Demokrat Gebze Gazetesi’ni satın alarak kısa sürede paraya para demeyen Murat Dağdeviren’in tüm mallarına el konuldu o da içeriye alındı…  Koskoca ülkenin Cumhurbaşkanı Erdoğan, kandırıldıklarını söyleyerek bu milletten affını istedi…  Çok gizli belgelerinin bulunduğu Kozmik Oda’nın kapılarını ardına kadar açılmasına ön ayak olan Bülent Arınç, ‘’Kullanılmış olabilirim’’ diyerek bir şekilde o da af diledi…  Biz, 7-8  sene önce Fettullah Gülen’e ‘’Ajan’’ dediğimiz için maddi ve manevi olarak yıpratıldık… Peki, şimdi kim bizden özür ve af dileyecek?  FETÖCÜ’lere 17-25 Aralık’tan önce şakır şakır fatura kesenleri, şıkır şıkır ödeme yapanları herkes biliyor…   Aslında biz,  Özür de istemiyoruz,  af da…  Hepsini Allah’a havale ediyoruz…  Ne diyelim ki?  Allah affetsin…