Ahlak,bireyin değerleri, inançları ve toplum normlarına uygun davranışları ile yapılanır. Bu durum; aile/eğitim/kültürel etkileşim ile başlar. Öyle ise aile yapılarının geldiği noktayı,kültürel gelişmişlik düzeyini,eğitimde vardığımız son noktayı iyi değerlendirmek gerekir. Her konuda bu zeminin önemi büyüktür. Bu zemini objektif ele alıp ahlaklı ve dürüst yanıtlar vermedikçe diğer ahlaki çürümeyi doğru tahlil edemeyiz. İşin özünde yaşanan olaylar/durumlar değil ;OLAYLARA YÜKLENEN ANLAMLAR ÖNEMLİDİR... Ahlaklı davranış; doğruluk,güvenirlik, fedakarlık,hesap verirlik,sorumluluk gerektirir... Aksi halde ahlaki çözülme ve çöküntü ile toplumsal bozulma kaçınılmaz olur. Yaşamın evrensel özelliği olarak AHLAK; iyiyi kötüden/"doğruyu- yanlıştan / hakkı-haksızlıktan ayıran değerlerdir. Bu temelde SİYASİ AHLAK oluşmayan toplumlarda süreci değil yaşanan sonuçları tartışır oluruz.Ahlaklı ve temiz siyaset; HALK İRADESİNE SAYGIYI temel almalıdır. Siyaset kurumu ; temiz siyaseti,temiz toplum amaçlarına hizmeti,dürüst yönetimi,şeffaflık gibi temel değerleri kapsamaz ise KİŞİSEL İKBALLER halk iradesinin önüne geçer. Bireyin seçme -seçilme hakkı sadece OY KULLANMAKLA sınırlı kalırsa, siyasette hesap verirlik,sorgulama, denetleme hukuku ortadan kalkar. Böylece HALK SEÇİMİNİ YAPAR , SEÇİLENLER ise İSTEDİĞİNİ YAPAR sonucuna varılır. Toplum olarak sonuçlar üzerine tartışır/ahkam keseriz de bu sonuçlara giden nedenlere kafa yormayız. Bu durum ,siyasi arenada kişileri önceleyip ,kişinin partisinin üstünde konumlanışını o kişiye göre siyasetin dizaynını beraberinde getirir. Siyasette halkın oylarıyla seçilip güç elde edip,statü kazananlar ;güç zehirlenmesi içinde geldiği aşamayı halka karşı GÜÇ olarak kullanmaya başlar.Böylece parti içi demokratik ahlak ve işlerlik yerini BEN BİLİRİM, İSTEDİĞİMİ YAPARIM tavrına bırakır.Siyaset,kişisel ikbal arenası değildir,olmamalıdır.Siyaset,kamu hizmeti olarak; halkın sorunlarına çözüm üretmektir. Bunun içindir ki siyasi partilerde DEMOKRASİ /DEMOKRATİK İŞLERLİK mümkün olmadıkça o partide SİYASİ EGEMENLER oluşur. Ve döner herkes "Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir"sözünün arkasına gizlenir. Kişisel ikbal peşinde olanlar çıkarları için gün gelir seçildikleri partinin siyasi çizgisinin dışına çıkmayı kendine reva görür ki bu durum SİYASİ AHLAKTAN YOKSUNLUKTUR. Bu gidişat siyasi kirlenmeye yol açar. Adam kayırma, adamına göre muamele ,istediği gibi yönetme sonuçlarına varılır. Fakat giderek böylesi durumlar siyasete ve siyasetçiye de GÜVENSİZLİK oluşturur. Sonra da halk niye siyasete ilgi duymuyor diye yargılar da bulunuruz. Konunun özü ne dün ne de yarın kişiler değildir. Konunun özü DEMOKRASI KÜLTÜRÜ ve DEMOKRATİK AHLAKTIR...
Parti içi demokrasi yoksa;delege seçimlerinden/ilçe-il başkanlık seçimlerine/Kurultay delegelerinden PM/MYK seçimlerine kadar halkın iradesi oluşmaz. Ve halk olana, bitene ilgisiz,duyarsız hale getirilir. Belediye ve milletvekili seçimlerinde ATAMA ile yol alan partiler; parti içi demokrasiyi rafa kaldırmış olur. Böylece kimin ekibi,kim kimin adamı gibi kısır çekişmeler içinde siyasi ahlak bozulur. Öyle bir hal olur ki defalarca aynı yerden ATANARAK aday gösterilen kişiler de KENDİNİ BULUNMAZ KUTLU KUMAŞ adleder. Ben olmazsam parti olmaz yaklaşımı içinde, dilediğini yapar. Bilinmelidir ki temiz siyaset,temiz toplum,dürüst yönetim DEMOKRATİK AHLAK /SORUMLULUK ile mümkündür.
Kişiler içinde yer aldıkları,üyesi olarak veya oy veren seçmen olarak gönül verdikleri partinin DEMOKRASİYİ ne kadar uygulayıp, içselleştirdiğine dikkat etmelidir. Parti üyeleri hak ve sorumluluklarını yerine getirirken, demokratik ahlak içinde olmalıdır. Ülkemizde DEMOKRASİ isteyen her parti,önce parti içinde demokrasiyi ve demokratik ahlakı öncelikli kılmaldır... Halk ,demokrasi istiyorsa HAKKINI, HUKUKUNU bilerek emeğine ve geleceğine sahip çıkarak demokrasi mücadelesinde yer alıp;parti içinde demokrasi için çaba göstermelidir. Günümüzde milyonlarca insan siyaset kurumuna güvensizlik içindedir. Oy kullanma ve seçime katılım oranı düşmektedir. Bunu yaratan siyasi yapılar ve aktörlerdir. Oy versem ne olacak ki,üye olsam ne olacak ki yine aynı insanlar seçiliyor, psikolojisi içine itilmiştir toplum. Atanan adaylara, dayatılan listelere üyesi olduğum parti beni mecbur kıldıkça varlığımın anlamı nedir? Elbette siyaset yapan insanların belli hedefleri bu hedefler için amaçları bu amaçlar için tercihleri olacaktır. Tercihin özü kimsenin adamı değil PARTİNİN ADAMI olmaktır.Bu da parti programı/tüzüğüne bağlılık parti ahlakı ve sorumluluğu ile hareket etmeyi zorunlu kılar. CHP'de kongreler süreci ile delege seçimleri başladı. CHP'si halkın yükselen umududur .Bu umudu parti içi kısır çekişmelere kurban etmek kimsenin hakkı değildir. Genel merkez; delege seçimi sürecini her mahallede dikkatle izlemelidir. İlçe/il adaylarına göre parti içinde kendini siyasi egemen olarak görenlere meydan bırakılmamalıdır. Delegeyi ben seçerim/seçtiririm, ilçe ve ilin gönderdiği listeyi seçtiririm dayatması; demokratik ahlak kurallarına uymaz. Bu durumlar halen yaşanmaktadır. Parti içinde kendini partinin üstünde gören anlayışı içinde olanlar BEN şu kişiyi delege yapmam diyecek kadar bir tutum sergilemektedir. Bu parti içi zaafiyettir. CHP'si lider sultasında değildir artık.
Eski alışkanlıklar ile birileri kendini bulunduğu mahalle, temsilcilik,ilçede,ilde LİDER havasına sokmasın ki bunun bedelini sadece parti değil ülkemiz ve halkımız çokça ödeyerek bugünlere geldik. CHP'li üyeler delege seçimlerinde özgür iradeleri ile hareket etmelidir. Partilerin aldıkları Oy oranı sadece üyelerinin oyu değildir. Partilerin başarısı toplumsal kabul ile genel seçmen kitlesinin verdiği oy oranı ile ilgilidir. A ilçesi veya ilinde üye sayısının binlerce katı kadar partinin oy alması bu gerçekliğini sonucudur. AYDIN İLİ ÖRNEĞI ve SONUÇLARI : 31 Mart 2024 Büyükşehir Belediye Seçimlerinde Meclis Üyesi: CHP : 56 /AKP: 19 / MHP: 6 /İYİ: 2 kişiden oluşmuştur... Toplam Seçmen : 882 .124 Geçerli Oy: 680.833 CHP'sinin aldığı oy : 344.003 'tür. CHP'si Aydın ilini %50.03 oy oranı ile kazanmıştır. Kazanan ve kazandıran CHP'sidir. Demokratlar, devrimciler,demokrasiden yana olan herkes CHP'sine OY vermiştir. Halkın bu iradesini ve emeğini sadece ÖZLEM ÇERÇİOĞLU ile açıklamak abesle iştigaldir. Kendilerini parti üstüne görme egosu,"Topuklu Efe" lakabıyla ünlenen GÜÇ ZEHİRLENMESİ yaratmış olmalı ki beni halkın iradesini ilgilendirmez diyecek noktada kişisel ikbali için pazarlık içinde CHP'sinden istifa etmiştir. Burada kişiler önemli değil KİŞİLİKLER önemlidir. Benzeri yaşananlar ne ilktir ne de son olacaktir. Mesele SİYASİ ETİK ve HALKIN İRADESİNE SAYGIDIR. Bunun yolu da siyasi/demokratik ahlaktan geçer.Sonuçlar üzerine değil süreçleri üzerine kafa yormak gerekir. Bu istifa Aydın ili ve ilçelerinde hem de kongreler sürecinde kartların yeniden açılması ve yapılanmasını beraberinde getirir. Tam da bu konuda yeni "Topuklu efelere" zemin mi yaratılacak yoksa partinin demokratik işleyişi içinde demokratik ahlak ile mi siyaset yapılacak? Bu önemlidir. Bu istifa ile var olan siyasi aktörler yeni pozisyonlar ve kulisleri içinde şimdiden hesap kitap mı yapacak yoksa CHP'nin iktidar yolculuğunda geniş halk kesimleri ile BİRLEŞİK HALK CEPHESİ İÇİN mi emek verilecek? Yarınlarda benzeri olayların yaşanmaması için delege seçimleri başta olmak üzere partinin tüm süreçlerde öz-denetim hukuku ile üyelerinin yoğun katılımına zemin hazırlanmalıdır. Hatta partiye değer katan/katacak olan; parti üyesi olsun olmasın herkesle kucaklaşmak daha üst düzeyde BİRLİKTELİKLER yaratılmalıdır. PARTİ; örgütlerine ;örgütler ise üyelerinin iradesine demokratik ahlak içinde güvenerek yol almalıdır. Dayatmaları,merkezi atamaları parti kendi ajandasından çıkararak ; üyelerinin özgür iradesini merkeze almalıdır. Yeni "Topuklu efe" vakasının olmaması için öncesi tercihlerin ve gelinen aşamanın nedenlerini parti olarak iyi değerlendirip sebepleri ortadan kaldırmalıdır. Günümüzde yaşadığımız onca hukuksuzluğa rağmen; halkın iradesini hiçe sayarak ,gasp eden kişi/kişileri konuşmak yerine yarın benzeri durumlar olmasın diye neler yapılmalı konusunda kafa yormak gerekir. Halkın umudu olarak yükselen değer olarak CHP'si,hiç bir kişinin sahsi mefaatleri ve hesaplarına mahkum edilmemelidir. Halkın çözüm bekleyen sorunlarına odaklı olarak; ülkemizin genci/yaşlısı/işçisi/işsizi/eğitimcisi/öğrencisi/Kadını/esnafı/emeklisi/emekçisi/ iş insanı/ yatırımcısı /BASIN EMEKÇİLERİ bil cümle tüm halkımız sorunlarına çözüm bekliyor. ÇOZUM CHP ile halkın birleşik gücüdür. Unutmayalım ki EFE olmak tarihi onurdur. Kişisel ikbal için değil vatan için CAN VERENDİR. EFELER TÜKENMEZ.. Çünkü Mustafa Kemal'in devrimci izinde yürür EFELER...
Yorumlar
Kalan Karakter: