HAYAT; BİR AĞACIN YALNIZLIĞIDIR...

MURAT KAYA

HAYAT; BİR AĞACIN YALNIZLIĞIDIR...




Darıca sahilinde
yeni adıyla
Millet Bahçesinde ,
zaman zaman yürüyüş yapar çevreyi
gözlemlerim.

Denizine giremesek de
varlığının esenliğinde huzur bulursunuz.

Öncesinde askeri saha olan bu alan,günümüze kalmayı başarmış; geniş yeşil alan ve ağaçlarla yeniden düzenlemeler ve eklerle daha olumlu sosyal donatılarla çağdaş bir mekanda olmanın keyfini yaşatmaktadır.

Buradaki doğal ortamın oksijenini solurken; içinize çektiğiniz temiz hava sanki gerek ülkemiz gerekse ilimiz özelinde ;hava,çevre kirliliğine inat kendini korumanın hazzını yaşatmakta insanlarımıza...

Bisiklet yoluyla,yaya yolu şeridiyle tanzimi; sahil şeridinin düzenlenmişliği
oturma grupları,çöp kutuları ,çeşmeler,
ışıklandırmalar bir bütünsellik oluşturmaktadır..

Gerçi Darıca'dan Eskihisar'a doğru yürüyüş yolu boyunca solunuza doğru düzenlenen kesimde cam evleri gibi tuğladan örnekler mevcut.
Sanki bunlar ışıklandırılıp, içine Darıca tarihi ile ilgili bilgiler ve tarihe ışık tutacak geçmiş dönem resimlere yer verilebilir.
Burada yürüyüşte, ziyarette bulunanlara kent bilinci için tarihsel bilinç sunulabilir.
.....
Bazen de oturup seyre dalarım...
Doğayı,denizi,ağaçları,
börtü böceği,çayırı,
çimeni,giden ve gelen vapurları ,yük gemilerini aynı zamanda bu deniz taşıtlarının yükleyip ve
 yüklendiklerini ,iki yakayı birleştiren  Osmangazi Köprüsü gibi birleştirip, içice harmanlarım...

   Benim için en acı olan şey; üç tarafı denizlerle kaplı bir ülkenin evlatları olarak, bu bölgede
deniz turizminden faydalanamamak ve deniz ürünlerinin giderek tükenmişliğidir...

Paylaştığım ağacı;
 cep telefonumla çekip, oturup konuştum.

Dedim ki :
-Küçük bir fidandın.
- Dedi ki : -Evet...
Dedim ki:
-Toprağa kök saldın,
kök saldıkça varolma mücadelesine başlayıp, yaşayıp ,öğrendin ...
Dedi ki :  -Evet...
Dedim ki:
-Büyüdün büyümesine de fakat büyürken nice rüzgarlara,kara kışa,
yıldırımlara,şimşeklere,
direnip,göğüs gerdin.
Dedi ki: -Evet
Dedim ki:
-Seni ,en çok insan denen yaratıklar rahatsız etti.Çoğu zaman kesip odun ettiler,kimi zaman ihtiyaçları için kalem kağıt vb.ürünler elde ettiler...
Ve hizmet ederek sessiz sedasız  boyun eğdin.
Dedi ki:-Evet de Evet...
Dedim ki:
-İnsanlar ;aslında seni ve dostlarını yok ederek kendi geleceklerini yok ettiklerinin bilincine de varamadılar.
Dedi ki:
-İnsan,insanlar ne
 kadar insan olabildi  ki?

Dedim ki bana çok benziyorsun...
Döndü ,bakar gibi oldu.
Hayret içinde ,iç çekerek nasıl yani der gibi yakından ilgi duydu.

Dedim ki ben de senin gibi küçük bir bebektim .
Ailemin fidanı gibi ...
Tabii senin ailen ve yuvan ise doğa ...

Ben de büyürken bir çok engelleri aştım.
Ve yaşama dair mücadelemde bir çok şimşekler,yıldırımlar, rüzgarlar ,fırtınalar ,
geçti üzerimden...
Simsiyah saçlarım, artık  bembeyaz oldu.
Senin yaprakların gibi dökülüyor ve dalların gibi birer birer yok oluyor
Gözlerimde gözlük ...
Eski güç kuvvet kalmadı kollarımda.. Yaşlandıkça tükeniyor insan.
Dedi ki :
-Ben de öyleyim inan...
Meyvelerim bitti.
Geniş yapraklarım soldu, döküldü, terketti beni.
İyi ki toprak ana;
 bana sahip çıkıp köküme destek duruyor.
Toprağı korumalıyız toprağı demez mi...

Sen misali dallarım giderek birer birer yok oluyor dedim.
Tabii ailem de benim toprağım ,vatanım...
Her birimiz ailemize  sahip çıkmalıyız.
Kökümüzü unutmadan ,
dünümüzü bilerek yarına yürümeliyiz.

Tabii eşim, oğullarım, kızım ,gelinim, damadım,
akrabalarım ,dostlarım, mücadele arkadaşlarım
benim dalım budağım oldular.
Ve onlarda kendi alanlarında boy attılar, yol adılar..
Ve ben de sen misali kendimde kendimi yaşar oldum.
İç çekti o da ben misali.

Dedim ki ona:
-Senin ne güzel kuş yuvaların var...
Sanki  posta kutuları gibi...
Senin dallarına konup,
 en azından medet umuyor kuşlar.
 Ve senin dallarında yaşama tutunup ,güzel ötüşleri ile doğaya canlılık katıyorlar.

Ben de mektup bekliyorum biliyor musun?dedim.
Dedi ki: -Kimden?
Dedim ki: -Bilmem...

Anam ,babam desem terk-i diyar ettiler.
Akraba, dostlar desem herkes kendi derdinde...
Sadece cenazede ve bazen düğünde bir araya gelebilirsek ne ala...
.....
Seyre daldım yeniden..
Doğru, kimden bekliyorum mektup?