Reklam
Reklam
Reklam
Reklam
Reklam
Reklam
Reklam

Tarihte Darıca... ''Darıca'da faaliyet gösteren Rum Çeteleri''

Gazetemiz Araştırmacı-Yazarı Mutlu Kerem Kolcuoğlu'nun Karye-i Darıca'dan Darıca İlçesine... kitabından tarihi bilgiler aktarmaya devam ediyoruz!

Tarihte Darıca... ''Darıca'da faaliyet gösteren Rum Çeteleri''
16 Mayıs 2021 - 18:03 - Güncelleme: 18 Mayıs 2021 - 12:37
Darıca'da faaliyet gösteren Rum Çeteleri

Çakır Yorgi Çetesi
İskele başında ticaretle uğraşan ve Darıca'nın Rum eşrafından olan Yorgi Çakıroğlu tarafından kurulmuş, adi şekavetler (eşkiyalık)yapan bir çete olmasna rağmen Yunan Helenizm'ine hizmet etme konusunda hareket ettiği bilinen çete, Darıca'da tanındığı kadar İstanbul'un Anadou Yakası Banliyölerinde de ün salmıştı. Yorgi Eşkiyalığı kadar hayır için yaptırdığı sonradan Türklerin Acı Çeşme dediği hayratla da biliniyordu. 
Mondros Bırakışması'ndan hemen sonra Yunanlılar tarafından İstanbul'dan gönderilen 180 adet silah Yorgi tarafından Rumlara dağıtılmış ve akabinde Darıca'da Türklere ve Müslümanlara karşı baskı ve sindirme politikası başlamıştı. 
Müslüman halkı Yorgi çetesine karşı direnişe geçmede gecikmedi. Çete üyeleri emniyet güçlerinden bir polis ve komiser yardımcısı ve halktan bir çok kişiyi şehit etti. Bununla da yetinmeyen Çakır Yorgi Çetesi, Kartal Jandarma Komutanı izzet Bey'i durduk yere şehit etmesine rağmen hiç bir kovuşturmaya tabi tutulmamıştı. Bu olayın akabinde Yunan Jandarma Müfettişi Albay Aleksandros Zibrakaki (Aleksandros Zymbrakis) Darıca'ya gelerek çete reisi Yorgi Çakıroğlu'na ve damadı Dimitrios Ayazoğlu ile birlikte 3 Darıcalı Rum'a nişan vermişti. Darıca'nın Çakır Yorgi Çetesi uzun bir süre sonra Tuzla'da Kuvay-ı Milliyecilerle girdiği bir çatışmada ortadan kaldırıldı. 

İstelyanos Çetesi
Büyük Darıca yangınından önce Analipsi Mahallesi'nde ikamet eden Rum marangoz İstelyanos tarafından kurulmuş 30 kişilik bir çete olan İstelyanos Çetesi Milli Mücadele yıllarında, Kocaeli Yarımadasıyla istanbul'un Anadolu Yakası'ndaki banliyölerinde faaliyet gösteren Todori Çetesi'nden sonra bölgenin en büyük Rum çetesiydi. Şile'nin Yeniköy'ğnde faaliyet gösteren Todori Çetesi'yle fizikianlamda devamlı temas halinde olan İstelyanos Çetesi sadece Darıca ve yakın yerlerde değil aynı zamanda Şile ve çevresinde de Müslümanlara karşı katliamlarda bulunmuştu. Bu çete Sarpkaya mevkiinde Yahya Kaptan ve müfrezesi tarafından imha edildi.

Darıca Kır Bekçibaşısı Sotiri
Osmanlı kırsalında geçimin hayvancılığa ve tarıma dayandığı yıllarda hayvan sürülerinin büyük olması, ekili araziye zarara vermemeleri ve böylece çiftçi kesiminin ekonomik değerleri korumak amacıyla koruculuk sistemi oluşturulmuştu. Darıca Nahiyesi'nde Modros Bırakışmas sonrası Korucubaşı Rum Sotiri'nin liderliğinde sayıları onlarla ifade edilen silahlı Rum bekçiler, Osmanlı'nın son deönemlerinde sahipsiz kalan Darıca'da halkın hayvanlarını ve arazilerini korumak bir yana, kendilerine katılan Darıcalı Rum gençleriyle birlikte organize sayılabilecek bir illegal oluşum haline gelerek halkı soymaya ve mallarını gasp etmeye başladılar. Başı Rum Sotiri'nin çektiği grup hükümetin başına bela olacak seviyede taşkınlıklarda bulunuyor ve Darıca'da Müslüman ahaliye karşı şiddet uygulamaktan geri kalmıyordu.

Darıca Rum İzci Grubu
Mondros Bırakışması'nı takip eden günlerde İstanbul'da İşgal Kuvvetleri'nin askeri istihbarat faaliyetleri belirginleşmiş ve bu durum başta İstanbul ve yakın çevresi olmak üzere ülkenin her yanına yayılmaya başlamıştı. İngilizlerin bu tip istihbarat ve propaganda faaliyetlerini sosyal gruplar, sivil toplum örgütleri veya yardım kuruluşları vasıtasıyla icra etmeleri yapılan uygulamaları bir nebze de olsa kamufle etme imkanı sağlıyordu. İngilizler tarafından etkili biçimde kullanılmış ve yararlı sonuçlar alınmıştı. Rumların akıl hocası İngilizler bu ufak ama önemli istihbarat oyunlarını Rumlara da öğretmekten geri kalmadılar.
İstanbul'un İtilaf Devletleri tarafından işgal edilmesinden sonra İngiliz ordusunda istihbarat subayı olarak görev yapan Albay Maxwell'in öncülüğünde İstanbul Uluslararası Erkek İzci Konseyi kurulmuştu. Toplam 3 bin 145 çocuk ve gencin katılımıyla dönemin şartlarında büyük bir sosyal ve fiziksel oluşuma dönüşen İzcilik Konseyi, faaliyetlerini değişik millet grupları adı altında oluşturulan obalarla yürütüyordu. İzci örgütlerinin millet sistemine göre gruplandırılması o günün şartlarında izci örgütlenmesinin bile işgale hizmet etme amacı güdebileceği gerçekliğini ortaya koyuyordu.
Mevcut sınıflandırmaya göre izci grupları Ermeni, Amerikan, İngiliz, Rum, İtalyan, Yahudi, Rus ve sayıları grubun içinde en az olan Türk izci örgütüydü. Galatasaray Lisesi öğrencilerinden oluşan 230 kiş ive 6 obadan oluşan Türk izci grubu özellikle İngiliz ve gayrimüslimlerin önyargılı yaklaşımlarına rağmen faaliyetlerini sürdürmekteydi.
İzci örgütlenmesinin en kalabalık ve en eğitimli grubu ise Rum İzci Örgütüydü. İstanbul Galata'da Minevra Han'da faaliyet gösteren Etniki Eterna Komitesi, sivil izcilik faaliyetlerinin ötesinde Yunanistan ve Anadolu'dan getirdiği Rum gençlerinden de izci obaları oluşturmuş ve bu gençlerin bir kısmını silahlandırmıştı. 
2 bin üyesi bulunan ve 42 obadan oluşan örgütün bir obası da Areçu (Darıca) İzci Grubu'ydu. İzci gruplarının İstanbul'un muhtelif okul, yetimhane ve kütüphanelerinde merkezleri mevcuttu. Darıca Rum Obası'nın idari ve toplanma yeri Scollia Rission (Darıca Rum Okulu) idi. Patrikhane ve diğer Rum Cemaatleri, Rum izci Örgütlerinin ruhsal, bedensel ve ilmi anlamda gelişme göstermerli adına her türlü fedakarlığı yapmaktaydılar. Darıca Rum İzci Grubu'da bu yardımlardan fazlasıyla nasiplenmiş ve özellikle Kadıköy Metropolitliği'nden oldukça yardım almıştı. İstanbul ve Yunanistan dışından da bu oluşumlara maddi yardım yapılmaktaydı.
İngilizce yazılmış olan izci el kitabı Rumcaya çevrilmiş ve Rum gençlerinin izciliğin temel prensip ve uygulamaalarını ayrıntılı biçimde öğrenmelerini sağlamıştı. Darıca İzci Örgütü Darıca sınırları dahilinde aktivitelerde bulunmanın yanı sıra civar yerler olan Tulza, Pendik ve Kartal'da diğer Hristiyan izci gruplarıyla yarışmalara ve sportif faaliyetlere katılıyorlardı. İstanbul'un özellikle Anadolu Yakası'ndaki Üsküdar, Moda gibi Ecnebilerin yaşadığı semtleri ve İstanbul Adaları, ziyaret edilen yerlerinin başında gelirdi. Darıca Rum İzci Örgütü'nün bu faaliyetlerini olması gereken doğa, spor, hayvan sevgisi kriterleri doğrultusunda gerçekleştirdiği tartışma konusuydu. O dönemde bir avuç Galatasaray liseli Türk öğrencinin kurduğu izci örgütünün faaliyetlerinin askeri ve ideolojik oluşuma dönüşme kaygısını taşıyan İşgal Kuvvetleri kısa bir süre sonra Yunan Bayrağı ile Darıca kırlarında fotoğraf çektiren Darıca İzci Örgütü'ne kayıtsız kalması o günün şartlarında ''ulus millet'' yaratma yolundaki yöntemlerin nasıl beslendiğinin ifadesi olacaktı. 

 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum