Reklam
Reklam
Reklam
Reklam
Reklam
Reklam
Reklam
Reklam

YARIN CUMHURİYETİ İLAN EDECEĞİZ

Mustafa Kemal, Çankaya Köşkü'nde bir grup arkadaşıyla yemekte  iken arkadaşlar .”YARIN CUMHURİYETİ İLAN EDECEĞİZ .” dedi.. Yemekteki Kazım Paşa, İsmet Paşa, Fethi Bey, Halit Paşa, Kemallettin Sami, Rize Mv.Fuat, Afyonkarahisar Mv.Ruşen Eşref Bey bu düşünceye katıldıklarını ifade ettiler.

YARIN CUMHURİYETİ İLAN EDECEĞİZ
25 Ekim 2019 - 12:48

Ulusal Egemenliği esas alan tam bağımsız özgür Türkiye hedefine ulaşılmasını sağlayan Milli Kurtuluş Mücadelemizin sonucu, milletimizin uygar uluslar camiasında en iyi şekilde yönetmek üzere Cumhuriyet ilan edilmiştir.

 

     Yıllarca emperyalistlerin işgali altında ; Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş,bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmişti.

Gelecek için en doğru ve ülkenin en temel ve acil  ihtiyaçlarına en uygun kararlara erişmek en büyük gayeydi.

Atatürk önderliğinde Milli Birlik, Milli Beraberlik ve Milli Bilinçle kurulan Cumhuriyet'in öncesini bilmek gerekir. Bunun içinde tarih bilinci ile donanımlı olmalıyız.

Bugüne nasıl geldik ?

     600 yıllık yedi düvele hükümran olan Osmanlı İmparatorluğu, muhteşem imparatorluk sürecinde altı kıtaya her alanda öncüllük yapmış,13.yy dahil Dünya'da her sahada örnek alınırken, yükseliş dönemi sonrası, gerileme dönemine ve sonrası ne oldu da yok olma noktasına geldi?

Elbette tarih sahnesinde varolan tüm imparatorluklar yok oldu. Gelişen milli uyanış, milletlerin bağımsızlık mücadelesine ve bağımsız  devlet kurma sonuca ulaşmasını doğurmuştur. Yeni bir süreçle uygar ve bağımsız milletler ailesi teşekkül etmiştir. Bunu anlamak ve kavramak için de Dünya'da olup biten gelişmeleri, savaşları ve nedenlerini, sonuçlarını anlamak bilmek gerekir.

Toplumların, ilkel toplumdan feodal topluma, kapitalist ve emperyalist topluma erişim süreçleri; Bağımsızlık , özgürlükçü yönelimler liberalizm,sosyal demokrasi , sosyalizm çeşitliliğini tarh sahnesine taşıdı.

     Ulusal varlığımız sonlandırılmştı.  Mandacılık gibi boyun eğme, uşaklık rolünü savunma noktasna gelenler vardı.

Emperyalist işgal karşısında ; kendi menfaatlerini , ülke ve millet menfaatlerinin üzerinde tutarak gaflet ve delalet içinde olanlar da  ne yazık ki iktidara sahiptiler.

En mühim hadise aslında buydu.

Bu kutlu mücadelenin sonucu bilim ve tekniğin en son esaslarına dayanan ulusal ve çağdaş bir devletin adı ,yapısı Cumhuriyete erişinceye kadar yüzbinlerce kınalı kuzu, şehadet şerbetini içerek nice cenklerden zaferle çıkan millet nice badireler atlattı. Bunları bilmek gerekir.

      Milletçe çekilen zulmün ve işgalin karşısında yine milli uyanışla karşı koyuşun mili zaferlerimizin taçlandırıldığı yönetimin adıdır Cumhuriyet.

Milli Kurtuluş Mücadelesi, Türk Ulusunun tarih sahnesinde bir ölüm kalım savaşı ; yok olma ya da yeniden varlığını inşa etme meselesidir.

Geçmişini bilmeyenler, bilip de  değer vermeyenler , değer verip de yeni  değerler katmayanlar; gelecekte özgür ve bağımsız yaşama hakkını kaybederler.

29 Ekim 1923 tarihinin ön adı, velhasıl temeli 19 Mayıs 1919 ‘dur.

Mondros Mütarekesi'nden Lozan Barış imzalanmasının diplomatik başarısına  kadar ne çileler çekti milletimiz? Bilmemiz gerekir.

Bu günün Türkiye koşullarında metroya binip o dönemin dört mevsim kullanacak yolunun olmadığını idrek etmek gerekir.

80 milyonluk ülkemizin cumhuriyet ilan edildiğinde 13 milyon nüfusa sahip olduğunu ve 11 milyon nüfusun köyde yaşadığını bunlarında 1 milyonu frengi, 2 milyonu sıtma, 3 milyonu trahomlu olduğunu  bilmeliyiz.

Şimdi bu hastalıkları bilen yoktur ama nostalji olsun diye Google yazın belki cevap bulursunuz.

'' Hastahane, doktor, hemşire , ebe yokmuydu ?'' diyorsunuz.

Olmaz mı canım, ben yazayım siz kıyaslayın.Türkiye 'nin tamamında 337 doktor var ama diş hekimi yok,136 ebe ile birlikte sadece 4 hemşire var. 60 eczacının sadece 8 tanesi Türk.

Darıca Farabi Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde bu sayılardan fazla sağlık personeli var şimdi. Halimizi bilelim ona göre vicdanlı değerlendirme yapalım.

Yoksa bu günün koşullarında dünün koşullarını göz ardı ederk sağlıklı değerlendirme yapılamaz.

Şimdilerde tarımda sanayileşme ve makineleşmenin getirdiği kolaylıklardan bakıp Cumhuriyetin kuruluş öncesi ve ilk yıllarının fakrü zaruretliğini sağlıklı değerlendiremeyiz. 

Neden mi?

Traktör,biçer döver yok. Karasaban var. Ayçiçeği, şeker üretimi yok ve un dahi dışarıdan alınıyor o yıllarda.

Sulanabilir 5 bin hektar arazi var. Ama 5 bin köyde sığır vebası var. Bitle başa çıkılamıyor.

40 bin köyü olan yurdumuzun 37 bininde okul, postane,dükkan yok.

30 bin köyde camii yok. Osmanlı döneminden kalan miras..

Medreselerde Türkçe eğitim yasak. 

Neden acaba?

Şimdi Türkiye’de 85 bin cami  145 bin din görevlisi, personel (2018 verisi) var.

Cumhuriyet kurulduğunda her yüz erkekten yedisi okur yazar , bunların çoğu da subay ve gayrı müslim; kadınlarda her bin tanesinin dördü okur yazar.

Cumhuriyet kurulduğunda toplam ; 4894 ilkokul, 72 ortaokul, 23 lise var.

Tüm liselerde okuyan kız öğrenci sayısı 230. Ankara’da 2 lise var.

Sadece 1 teknik üniversite vardı Darülfünun .

2019 verilerine gore Türkiye’de 129 devlet, 77 vakıf olmak üzere 206  üniversite ve 7,5 milyon öğrenci var.

Camisinden, okuluna, üniversitesine , tarımından, sanayisine, bilimden , tekniğine her türlü zorluklara rağmen Laik, demokratik Türkiye Cumhuriyeti Atatürk’ün aydınlattığı yolda daha ileri aşamalara erişecektir.

Şimdi ülkemizde resmi okularda 1 milyona yakın, özel okullarda 170 bin öğretmen görev yapmaktadır.

 Türkiye ‘de 25 ,5 milyon öğrenci mevcuttur. Bunun yaklaşık 18 milyonu; okul öncesi,ilköğretim,orta öğretimde,7,5 milyonu da yüksek öğretim kurumlarında olan öğrencimiz var..(2018/2019 verisi)

 Türkiye’deki  öğrenci sayısı Dünya’da ki 143 ülkenin nüfusunu geride bırakmış durumdadır.

Portekiz , İsveç 10 milyon, Estonya 1,3 milyon, Bulgaristan , Libya, Lübnan 6_7 milyon, Finlandiya, Danimarka 5,5 milyon Avusturya, İsvişre 8-8,5 milyon, Hollanda 17 milyon…Büyüklüğümüzü sayısal olarak değil kaliteli eğitim ile başarmalıyız. Her koşulda çağdaş , bilimsel eğitim şart

Bilim ve tekniğin izinde dünya ile her alanda boy ölçüşür olmalıyız. Mustafa Kemal’in işaret ettiği “Muassır Medeniyetlerin Üstünde Ülkemizi Hak Ettiği Yere Çıkarmalıyız.”…

Dünümüzü ve dün yaşananları unutmamalıyız. Düşünün ki;

Doğan her iki çocuktan biri, doğum yapan her beş anneden biri ölüyordu.

Toplu iğneyi, traktör lastiğini, kefen bezini dahi dışarıdan alan ülke koşullarında kuruldu  Cumhuriyet.

115 bin bina yanmış,12 bin bina hasarlı…Ülkeyi yeniden inşa edeceğiz ama kiremiti bile dışarıdan alacağız.

Limanlar,demiryolları , madenler yabancıların elinde.

Osmanlı döneminin ''Duyun_u Umumiye '' borçlarını ödeyen Cumhuriyet.

Osmanlı döneminden kalan 4 fabrika var. Hereke halı fabrikası, Feshane yün fabrikası, Bakırköy bez fabrikası,Beykoz deri fabrikası..

10 işçiden fazla işçi çalıştıran 280 işyerinin 250 si yabancıların.

Elektrik İstanbul, İzmir ve Tarsus’ta var. Sanayi denilen işletmelerin %96 sında motor yok.

Mustafa Kemal önderliğinde  Türkiye Cumhuriyeti bir çok iş kolunda 15 yılda 49 fabrikaya erişiyor. Tüketimden üretime , ithalden ihracata yönelen bağımsız bir ülke oluyoruz.

Devr alınan koşulları unutmadan milletçe yapılan çalışmalardaki azmi ve kararlığı yüceltmeli ve çoğaltmalıyız.

Bu da ancak  ulusun çıkarlarını her şeyden üstün tutan yurdun kalkınmasına önem veren,iyi yetişmiş toplumsal yapıyla mümkündür.

Tam da bu anlamda 1921 yılında Maarif Kongresini toplayan Atatürk, İstiklal Mücadelesinde istkbali görmüştür. En büyük zaferin  eğitim yoluyla gerçekleşeceğini hepimiz bilmeliyiz.

Atatürk’ün kurduğu cumhuriyet özgün cumhuriyettir. Atatürk milliyetçiliğine bağlı demokratik, laik ve bir hukuk devletidir.

İslam dünyasında aydınlanma devrimini içeren tek cumhuriyettir

Ulusça milli mücadele veren tüm safhalarında meclisin kararlarıyla yol alan, işgalci emperyalist güçleri Anadolu’dan atan mazlum milletlelre de kurtuluş önderi olan Musta Kemal önderliğinde kurduğu cumhuriyettir.

Temel ilke Türk Milletinin haysiyetli ve şerefli bir millet olarak yaşamasıdır. Bu ilke ancak tam bağımsızlık ve özgürlükle mümkün olur.

“ Türk Milletinin tabiat ve şiarına en uygun olan idare şekli Cumhuriyet!tir.” diyen Atatürk bu fikrini daha öncesinden tartışarak, tartıştırarak sonuca vardırmıştı.


28 EKİM GECESİNDEN 29 EKİM SABAHINA…

Çankaya Köşkünde bir grup arkadaşıyla yemekte  iken arkadaşlar .”YARIN CUMHURİYETİ İLAN EDECEĞİZ .” dedi.. Yemekteki Kazım Paşa, İsmet Paşa, Fethi Bey, Halit Paşa, Kemallettin Sami, Rize Mv.Fuat, Afyonkarahisar Mv.Ruşen Eşref Bey bu düşünceye katıldıklarını ifade ettiler.

Gece, İsmet Paşa ile 20 Ocak 1921 tarihli Teşkit_ı Esasiye Kanununa devlet şekli için şu maddeler eklendi.

1.Mad. :Türkiye Devleti’nin hükümet şekli Cumhuriyettir.

3.Mad. :Türkiye Devleti Büyük Millet Meclisi tarafından Yöneltilir.

Uzun yıllarca kendi dilinde dahi eğitim göremeyen,hor görülen,azınlıkların ihanetine maruz kalan  Türk milleti Atatürk Devrimlerinin ışığında çağdaş Türkiye Cumhuriyeti ülküsü ile yoluna devam ederek dünya miilletler ailesinde saygın bir yer edinmiştir

Atatürk devrimlerine ve düşüncesine sahip çıkarak Cumhuriyete ve kazanımlarına yeni ve daha ileri değerler katarak yolumuza devam etmeliyiz.

30 ekim sabahı İsmet Paşa’ya ( ilk başbakan)  ve ilk Cumhurreisimiz Mustafa Kemal Paşa diyor ki:

“ismet, bize geri, borçlu ve hastalıklı bir vatan kaldı. Yoksul ve esir ülkelere örnek olacağız. Kaderin bizim kuşağımıza yüklediği bir görev bu. Özgür bir toplum oluşturmak , çağdaşlaşmak,bu ideali gerçekleştirmek zorundayız .bu görevin ağırlığını ve onurunu seninle paylaşmak istedim. 

ALLAH YARDIMCIMIZ OLSUN…

”Unutulmamlıdır ki tarih sahnesinde benzeri olmayan bir  HALK DEVLETİ kurulmuştur.Bunun adı Türkiye Cumhuriyetidir.

Tam bağımsızlık,demokrasi, adalet, fırsat eşitliği, kişisel hürriyetler gibi kavram düşünceleri milletin ancak egemenlik hakkını kullanmasıyla mümkündür.

Bu nedenledir ki, Türkiye Cumhuriyeti bunları geliştirmek azim ve kararlılığında her koşul ve her zaman olmalıdır.

Türk Milletinin yüceltilmesini hedef gösteren Atatürkçülük , Türk Milletinin değişmez modernleşme programıdır ve korunup geliştirilmelidir. Onun için Cumhuriyete once milletin sahip çıkması gerekir.

Yaşasın CUMHURİYET…!

96.Yıl KUTLU OLSUN!...

NİCE 96 YILLARA…